Tuesday, 14 February 2012

the fairest of them all

Londra'da hayat süper.

Taşındığımız evin kombisinde bir problem olması ve soğuk suyla duş almak zorunda kalmak bile sinirimi bozmuyor. Bacon'ımı yedim, üstüne bourbon ve diyet kola içerek Salı akşamlarımın favori aktivitesi olan Wotever'a gitme zamanımın gelmesini bekliyorum.

Perşembe günü öte geek oluşuyla beni benden alan bir kızla buluşacağım. Cumartesi de fotomodellik yapan, ve dolayısıyla oha denesi bir vücuda sahip biriyle randevum var. Bu konuda aklıma gelen tek kelime: intimidated. O kadar güzel biriyle buluşmak gözümü o derece korkutuyor ki, bir bahane uydurup gitmemeyi düşünüyorum ciddi ciddi.

Hayatta hiçbir zaman toplumun güzellik anlayışına göre çok güzel sayılan kadınları çekici bulmadım. Sanırım ukala olabilitelerinin yüksek olmasının yanında, asla beni etkileyici bulmayacaklarına dair bir korku da taşıyorum. Tabii ki bu durumda o insanlara yüzeysel muamelesi yaptığım kadar, kendim de yüzeysel davranıyorum insanları dış görünüşlerine göre yargılayarak. Ama maalesef, çoğu insan cidden bu kadar yüzeysel. Mega güzel insanların dış görünüş olarak yanlarına bile yaklaşmayan tiplerle birlikte olmaları sanırım sadece filmlerde olan bir durum. Siz öyle çiftler tanıyor musunuz?

No comments: