Geçenlerde sinemaya gittiğimde hayatımda izlediğim en yaratıcı reklamla karşılaştım. Kim nasıl böyle bir şey akıl etmiş, şaşırtıcı.
**
Pazar günü izlediğim Argo'yu o kadar beğendim ki, netten bulup dün bir daha izledim. Daha bir önceki gün izlediğim halde hiç sıkmadan kendini bir daha izlettiren, mutlaka izlemenizi tavsiye ettiğim bir film. Bu sene izlediğim en iyi filmlerden biri diyebilirim.
Argo sonrası BFI'da Persepolis gösterimi vardı. Böylece tamamen tesadüfi bir şekilde aynı gün 1979 İran Devrimi'nin farklı yönlerini anlatan iki film izlemiş oldum. Türkiye'nin giderek yaşanamaz hale geldiği, her şeye yasak ve kısıtlamalar getirildiği şu dönemde yurtdışında yaşamak zorunda hisseden ve ailesinin hayatını ancak uzaktan izleyebilmenin ne demek olduğunu bilen biri olarak film bana çok dokundu. Ana karakteri kendime o kadar yakın buldum ve filmin sonunun benim de başıma geleceğinden o kadar korktum ki, sinema çıkışı eve gitmeden oturup biraz kendime gelme ihtiyacı hissettim.
Bir daha izlemem gereken bir film Persepolis.
No comments:
Post a Comment