Neyse.
Bugün bir arkadaşımla Londra BDSM/fetiş ahalisinin alışveriş yaptığı bir pazar olan London Alternative Market'e gittik. Ben aylardır arayıp bulamadığım koyu yeşil kadife korseye bakacaktım, arkadaşım da koltuk değneklerini süslemek için bondage tape arıyordu. Daha sonra da strap-on play workshop'u olduğu yazıyordu programda. Strap-on denince aklınıza eşcinsel kadınlar gelmiyor mu ilk olarak? Anlaşılan bazılarının gelmiyormuş; strap-on play derken kastettikleri heteroseksüel anal strap-on play imiş. İnsan tabii o anal kelimesini programa koymayıp da bütün workshop boyunca erkekler üzerinde strap-on kullanan kadınlara tavsiyelerde bulununca, ve iki kadın arasında kullanılan strap-onlardan sadece bir kere bahsedince biz buna heteroseksizm diyoruz. Ve o bir kere bahsetmesi de "When I'm fucking a girl with a strap-on, I'm not a woman, I'm a bloke" şeklinde strap-on kullananları erkek özentilerine benzeten bir söylem olunca, ayrıca homofobi de diyoruz. Buna sinirimiz bozulmuşken, kadın anal seksten hoşlanan erkeklere "slut" ve "tranny" şeklinde hitap ederek repertuarına seksizm ve transfobiyi de ekliyor. Çok sinirlenmiş ve rencide olmuş bir halde çıkıp gidiyor, bir daha oraya gitmemeye karar veriyoruz. Kendimizi böyle ilkel düşüncelere ve o tür düşüncelerin komik/normal bulunduğu mekanlara maruz bırakmanın anlamı yok.
İnsan herhangi bir sebepten ayrımcılığa uğrayanların başka sebeplerden ayrımcılığa uğrayan insanlarla empati kurabilmesini, onlara ayrımcılık yapmamasını bekliyor; mesela BDSM'le uğraştığı için toplumun "anormal" etiketi yapıştırdığı insanların aynı etiketi başkalarına yapıştırmamasını beklerdim ben. Ama malesef öyle değil. BDSM komünitesinde "sıradan" insanlarda görmediğim derecelerde homofobi/heteroseksizm/transfobi/seksizm örnekleriyle karşılaşıyorum genelde. Yazık.
No comments:
Post a Comment