Tuzsuz, zeytinyağsız yemek sevmeyen bir insanım. Haşlanmış şeyleri de sevmem. Zaten doğru düzgün sağlıklı yemek pişiremiyorum. Yağlı, sağlıksız, fast food familyasından ne varsa hepsini severim; yemek yapabilitem Marks and Spencer ya da Tesco'dan alınmış hazır yemekleri mikrodalgaya atmaktan ibarettir (abartıyorum tabii ki, ama İngiltere'deyken daha fazla yemek pişirmiyorum, bulaşığı yıkamaya üşeniyorum). Bunun değişmesi gerektiğinin farkına vardıktan ve dolaptaki mayonez ve diyet kola dışındaki sağlıksız her şey bittikten sonra alışverişe gidip dolabı Activia, meyve, ızgara yapılası et ve mikrodalgada haşlanmaya hazır doğranmış sebzelerle doldurdum. Bugün öğlen yemeği olarak somon fileto ve haşlanmış patates yemeye karar verene kadar her şey süperdi. Boş, sossuz olarak fırında pişmiş balıktan hiç hoşlanmadığımdan somona ballı hardallı sos yapmaya karar verdim. Balı biraz fazla kaçıp balığın yarısı yandığı için iğrenç bir şey oldu. Tadına bakıp çöpe attım. Umudum mikrodalgada pişmekte olan patateslerdeydi. Onlar da hazır oldukları için (hazır dediğim pakedinin içinde tereyağlı-otlu bir sosla hazır geliyor, pakedi açmadan mikrodalgalıyorsunuz) pek iyi değildi. Sinirim bozuldu, birazdan dışarı çıkıp bir şeyler mi alsam diye düşünüyorum. Eve en yakın yer bir Hint restaurantı, Hint pek sevmiyorum ama daha sağlıklı tabii KFC'ye göre. Öf.
Yemek yapmak alt tarafı tarifin dediklerini tamamen uygulamaktır diyenler çok yanılıyorlar. Ev arkadaşımla tamamen aynı şeyi yapıyoruz mesela, onunki süper oluyor, benimki tatsız tuzsuz fena bir şey oluyor. Neden böyle?
No comments:
Post a Comment