Thursday, 5 May 2011

thank the universe

Sonunda essaylerim bitti! Son 1 aydır essay stresinden doğru düzgün gezemiyor, blog yazamıyordum (Post sayım olarak uğurlu sayı 777'yi görmek de gözüme güzel görünüyordu gerçi). Gezemiyordum derken oturup evde essay yazmıyordum tabii sürekli olarak (hatta Türkiye'de Rhetoric essay'imi yazdığım 2 gün ve burada geri kalan 2 essayimi yazdığım 4-5 gün dışında yazmaktan çok Word'ü açık tutup net başında zaman öldürmekle geçti zamanım). Ama baktım bu iş böyle olmuyor, ve bu hızla gidersem son essayim yetişmeyecek, çılgın bir essay maratonuna girdim Pazartesi. Bütün günü makale okuyarak geçirdim, Salı sabahı biraz daha okudum, ve öğlen yazmaya başladım. Hayatımın en üretici sürecinden sonra ertesi günün akşamına 20 sayfalık bir adet essay bitirmiştim (uykusuz bile kalmadım, öyle bir ilham geldi). İngiltere'de yüksek lisans programları sınavsız olup essayle not verildiğinden (Sosyal Bilimler öyle en azından), okul tez dışında bitmiş sayılıyor benim için.

Şu son 1 ayı her kendime zaman ayırdığımda, eğlendiğimde vicdan azabı duyarak geçirdikten sonra önümde tezimle ilgili yapacağım röportajlar dışında tamamen boş bir 1.5 ay olması çok acayip bir duygu. Neler yapsam diye düşünüyorum. Bath'a gitmek istiyorum bir. Bir de Brighton'ı özledim. Hatta şu anda "Paris'e gitsem mi ki?" diye bir soru geldi aklıma. Paris süper olur aslında, ama tek başıma olmak istemiyorum.

Son 3-4 günü tamamen interseks üzerine araştırma yaparak/yazarak geçirdim. İnterseksin 1001 çeşidi olduğunu, bazen koca insan olup çocuk sahibi olamadığınızı fark edene kadar interseks olduğunuzu öğrenmeyebileceğinizi öğrendim. Bu sabah korkunç derecede erken bir saatte okula giderken otobüste aklıma şu geldi: Ben kesinlikle cisgendered (hissettiği cinsel kimlikle biyolojik cinsel kimliği aynı olan yani trans olmayan, kısaca 'cis' ve hatta okunuşu da 'sis') bir erkekle birlikte olmam diyorum. Ama 'erkek' sınırını nerede çiziyorum? Trans bir erkekle birlikte olabilirim mesela. İnterseks biriyle de birlikte olabilirim. Ama cis erkekler, HAYIR. Onların beni iten yönü doğuştan sahip oldukları bir penisleri olması mı? Direk feromonları mı bana uyumsuz geliyor? Yoksa hetero erkekler olarak toplumun gay, trans ya da interseks insanlara (ve hatta kadınlara) yaptığı ikinci sınıf insan muamelesini hayatlarında bir kez bile tatmamış olmaları mı beni onlardan soğutan? Bilmiyorum. O yüzden interseks biriyle ne durumda birlikte olmazdım, bilmiyorum. Penisi olsaydı mı? Mikropenisi olsaydı mı? Karmaşık sorular.

Essaylerim zamanında bittiği için Ritalin'e ve genel olarak evrene teşekkür ediyorum.

Benimle Paris'e gidecek insan arıyorum.

No comments: