Ve bu bahsettiğim 30 yaşında bir kadın. En son bir insan benden ayrıldı diye (2 haftadır çıktığım biri olduğundan bahsetmeyeyim bile) ona kendini suçlu hissettirmek için triplere girdiğim zaman 15-16 yaşındaydım. Yetişkin olarak hayatıma devam ettiğimden beri terk edilmek beni çok üzüyorsa, terk edildiğim olay mahallinden olabildiğince hızlı bir şekilde uzaklaşıp evde kendi kendime üzülmeyi tercih ediyorum. İki senelik sevgilim beni aylarca aldatıp bunu bir Facebook mesajıyla bana açıkladığında bile kendisine sadece "Peki, tamam o zaman"dan başka hiç bir tepkim olmadı. İstediğimiz olmuyor diye oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi başkalarına kendilerini kötü hissettirmeye çalışmak anlamsız bir şey.
LLGFF tüm hızıyla devam ediyor. Pazar izlediğim filmde geçen seneki festivalin en çok bahsettiğim filmi olan Too Much Pussy'nin oyuncularından biri de vardı. Filmdeki insanlardan birinin sevgilisiymiş. Dünya küçük.
Bugün 2 film izleyeceğim. Cumartesi önemli bir gün. Uzun uzun bahsedeceğim yarın.
Bugünlerde aklımda olan iki şarkı:
2 comments:
terk etme/edilme konusunda keşke herkes böyle düşünse, aksi takdirde gerçekten cok can sıkıcı bir noktaya varıyor olaylar. 3 saat karşımda ağladığını bilirim bir insanın, ağlayacaksan evinde kendi başına ağla (ben öyle yaparım), saçmasapan psikolojik baskı yapmanın manası ne... sinirlendim zero:)
Katılmadan edemedim. Bu tür duygu sömürülerinin kime ne faydası var, anlamıyorum.
Post a Comment