Sunday, 8 February 2009

gray matters

Gray Matters'ı çok uzun zamandır izlemek istiyor ama nedense Amazon alışveriş sepetimde almadan bekletiyordum. Geçen hafta niye-almıyorum-ki-ben-bu-filmi diyerek aldım, bugün de izledim sonunda. Biri gay biri straight iki insanın bir kadını elde etmek için birbiriyle yarışması konulu olduğu için çok şey bekliyordum belki filmden, bilmiyorum. Maddi kaygılar nedeniyle bir Hollywood filminden straight-her-zaman-kazanır'dan farklı bir sonuç beklemek zaten saçmaydı biliyorum, ama hayal kırıklığına uğradım yine de.

"Hayatımda izlediğim en kötü coming out hikayesi" yazmış imdb'de birisi film hakkında, katılmadan edemedim zaman zaman. 30 yaşına kadar son derece hetero gezmiş, bir kere olsun cinselliğini sorgulamamış bir insanın tek bir öpüşmeden sonra "Oh my God I'm gay!!" sonucuna varmış olması inandırıcı gelmedi bana. Yani olabiliyordur belki böyle şeyler dünyanın başka bir yerinde başka birilerine, ama benim için coming out dönemi sırasıyla "I'm only experimenting/Maybe I'm bi/Ok then I guess I'm gay" süreçlerinden oluşmuştu. Keyword: süreç. "Ama daha geçen ay seni bir erkekle gördüm/Bilmemkaç sene bir erkekle birlikteydin/Dikkat çekmeye mi çalışıyorsun/Saçmaladın iyice, gay olmak da moda oldu" ve türevi düşünceler içindeki insanlara rağmen ne olduğumu, ne istediğimi anlamaya çalıştığım ve sonunda kendime "Eeh bana ne insanların ne dediğinden, kendime bir etiket yapıştırmak zorunda değilim, herşey siyah-beyaz değil, adımın başına cinsel eğilimimle ilgili bir sıfat eklemek zorunda değilim ki ben" dememle sonuçlanan, 1 yıl süren -gayet kısa bir zaman aslında çoğu kişiye göre- ve düşünüp durmakla geçen bir dönem. Türkiye'de yaşamaya devam ediyor olsaydım çok daha uzun sürerdi eminim. Kendimle rahatım şu anda, gizlenmiyorum da kimseden, deli gibi aşık olduğum insanlara heves/geçici/phase/özenmek vb. gözüyle bakanlara da tokat atasım geliyor çok afedersiniz. Hayatımda hiç bir karşı cinse aşık olmadığım kadar aşık olmam ve dolayısıyla hayat tarzımda görünür değişikliklerin olması başkalarının neresine neden batar bilemem. Gidip bir çay içsinler.
Kısacası hoş filmdi ama pek inandırıcı gelmedi bana. Fazla heteroseksist bir film, tamamen konu hakkında hiç deneyim/fikir sahibi olmayan birinin elinden çıkmış izlenimi veriyor. Filmden sonra tek düşündüğüm şey; Rachel Shelley is so FINE!!

No comments: