Wednesday, 7 January 2009

unless i'm wrong, which, you know, i'm not...

Bugünlerde synchronicity konusunu düşünmeye başladım oldukça sık. Daha önce burada bahsetmiştim diye hatırlıyordum ama bulamadım, 2. kez bahsediyor olabilirim.

Wikipedia der ki: Synchronicity is the experience of two or more events, which are causally unrelated, occurring together in a meaningful manner. In order to count as synchronicity, the events should be unlikely to occur together by chance.

Gayet alakasız bir şekilde Sabetaycılık'la ilgili birşey okurken -evet garip bir konu- Carl Gustav Jung'un adı geçmesi, hiç ve hiç beklemediğim bir yerde İngiltere'de bana çok yakında oturan bir kızın bana mesaj atması, kızın profilinde bugünlerde fazlasıyla aklımda olan Coldplay şarkısının sözlerini görmem, "hah işte synchronicity" demem, daha 1-2 saat önce Zeynep'e "Bence bu synchronicity'nin işi" gibi bir cümle kurmuş olmam ve synchronicity kavramının tanımını ilk yapan kişinin Carl Gustav Jung olması, bu kadar şeyin 1 saat içinde nedensiz bir şekilde birden karşıma çıkmış olması tesadüf değil. Dikkat edin, mutlaka fark edeceksiniz hayatta böyle şeylerin ne kadar çok karşınıza çıktığını, sadece siz görmüyorsunuz. İlke'yi düşünürken yanımdan İlke Mobilya kamyoneti geçmesi, Lisa'ya mesaj atayım diye Facebook'ta mesajlarımı açtığım anda ondan bana yeni bir mesaj gelmesi, iPod'umda bana bir arkadaşımın yolladığı şarkı çalarken yolda onunla karşılaşmam, daha bunun gibi bir çok şey..

1 comment:

sourang said...

benim yazılarında sürekli bahsettiğin samimiyetsizlik ve yapmacıklık hakkında derin düşüncelere daldığım ve kaçış olarak seneye ingiltereyi seçtiğim ama yine de acaba dediğim bi süreçte,hemen hemen benmle aynı şeylerden daha önce rahatsız olmuş birinin gidip rahatladığını öğrenmem, ve daha eski yazılarını okumak için sayfasını açtığım o kişinin tam da bu zamanda İzmir'e geldiğini belirten bi blog yazması da synchronicity e bi örnek olabilir sanırım :)